14 Mayıs 1982’de başlayan 35. Cannes Film Festivali 26 Mayıs’ta festivalin büyük ödülü Altın Palmiye’nin (Palme d’Or) Yunanistan doğumlu Fransız yönetmen Costa-Gavras’ın (Konstantinos Gavras) Missing (Kayıp) ve Şerif Gören’in Yol filmleri-ne verilmesiyle sona erdi. Festivalde ödüle layık görülen bu iki yönetmenin de Yunanistan’da doğmuş ancak farklı ülkelerde yaşayan ve film üreten göçmen sinemacılar olmasının ilginçliği bir yana, Yol’un sinema dünyasının en prestijli ödüllerinden biri — belki de en prestijlisi— olan Altın Palmiye’ye layık görülen iki filmden biri olmasının hem Türkiye hem de dünya sinema tarihi açısından özel bir önemi var. Ödülün Türkiye sinema tarihi açısından önemi, onun ilk kez bir Türk yönetmenin, Şerif Gören'in filmine verilmesinden; dünya sinema tarihi açısından önemi ise ödülün filmin yönetmeni Şerif Gören yerine, —onun adına değil— filmin yalnızca senaristi ve editörlerinden biri olan Yılmaz Güney’e (Pütün) verilmesinden ve Yol’un festivalde ve takip eden süreçte “Un Film de Yılmaz Güney” (Bir Yılmaz Güney Filmi) olarak tanıtılmasından kaynaklanıyor. Dünya sinema tarihinde eşi benzeri görülmemiş bu garip olay o kadar büyük bir karmaşa kaynağı ki, bu metnin yazıldığı tarihte —ödül töreninden 38 sene sonra— bile aralarında Cannes Film Festivali’nin resmi internet sitesinin de bulunduğu popüler ya da akademik, Türkçe ve yabancı dillerde birçok kaynakta (kitap, site, dergi, vs.) filmin tüm hazırlık ve çekim süreci boyunca cezaevinde bulunan Yılmaz Güney, filmin yönetmeni olarak belirtilmekte. Meselenin daha da absürt olan tarafı, bu kaynakların ezici çoğunluğunda filmin yönetmeni Şerif Gören’in adının ya hiç geçmemesi ya da Güney’inkinden sonra küçük harflerle ve kısık sesle telaffuz edilmesi. Bu çalışma, ilk bakışta tipik bir deli-taş-kuyu ve ortalıkta görünmeyen akıllılar meselesi gibi duran bu olayın aslında daha karmaşık bir arka planı olduğunu göstermeye çalışıyor.
Author(s): Tayfun Luxembourgeus
Publisher: Proverbial Elephant
Year: 2020
Language: Turkish
Pages: 113